Hevze ile Fevziye

Evvel halbur içinde halbur zaman içinde, Hevze ile Fevziye adında iki bacı varmış. İki bacı da aynı anda hamile kaliyir. Bacılardan önce Fevziye doğurmuş. Sonra huri kızları gelmiş: – Yeridikçe yeriye, çayır çimen ola. Güldükçe güllerin aça, banyo çimdikçe suların altın olsun, demiş. Aradan bir zaman geçmiş Hevze doğurmuş. Huriler, Hevze’nin kızına da: – Alnında,

Mani Derlemesi – 2

Meni meni hu meni Çuhurda goydun beni Yiğitligin bu muydu? Gurda yedürdün beni – Fırın üstünde kürek Ah yine yandı bu yürek Her dertlere dayandı Buna dayanmaz yürek – Deniz üstü haneyim Yel vurur pervaneyim Yarimden ayrılalı Delüyüm divaneyim – Al kalemi kalemi Yaz başıma geleni On beş yaşından sonra Oldum Âşuh Keremi – İn

Ağlatma Güzel

Odasına vardım gayfe büşürür Gınalı barmahlar fincan düşürür Seni gören yiğit ahlın şaşurur Ağlatma güzel yaz var yayla var Üstümüzde dönen yüce Allah var Karşıki derede yayılan gazlar Var mı benim gibi emeği sazlar Sizde duydunuz mu aylar yıldızlar Ben bir kotan gibi yardan ayrıldım Garşıki derede yayılan taylar Galdurur başını sılayı gözler Galdurur başını

Ayşecik

Evvel zaman içinde Ayşecik adında bir güzel kız varmış. Ayşecik’in ne annesi ne de babası varmış, yalnızca bir üvey anası, bir de Fatma adında üvey bacısı varmış. Üvey anası devamlı Ayşecik’i çalıştırırmış. Her gün önüne bir inek katarmış, bir de eline yün ve iğ (yünden iplik yapmaya yarayan alet) verir: “ Al, bu ineği otlat,

Deyişli Mani – 1

* Sini galaylı sini Sil sininin pasını Evlenmek bi keredür Seç de al eyisini Bostan pezük degül mü? Dalun ezük degül mü? Ben sevemem eller ala Bene yazuh degül mü? – ** Bostan pezük degül mü? Dalın ezük degül mü? Yâr üstüne yâr sevmiş Bana yazuh degül mü? – * Bostanlarda pırasa Dalarına gar yağsa

Mani Derlemesi – 1

Başına bağlamış çiti gırmızı Gaşı gara gözü sabah yıldızı Seni saran neyler gece gündüzü Yohsulluh elinden getti köpegin gızı – Su degülüm akam akam durulam Yer degülüm garış garış yarılam Bu dünyada sevdügüne sarılan O dünyada sorgu sual yoğumuş – (Trabzon) içinde bir güzel gezer Fino fes üstüne perçemin düzer O benim sevdügüm, olmasın nazar

Elif’in Türküsü

Elif, adında bir kız varmış. İsmi gibi zarafetin simgesiymiş Elif. O yürüdüğü zaman “serv-i revan geliyor.” derlermiş. Güzelliği her yerde söylenen bir ay parçasıymış. Güzelin taliplisi çok olur ya işte Elif’i görüp de ona âşık olmayan yokmuş neredeyse. Talipliler birbirleriyle yarışırmış. Fakat onun öyle bir kaderi varmış ki… Kendini bekleyen kaderinden habersiz Yusuf adında bir

Kara Camuş

Evvelden gelinleri at ile gelin götürürlermiş. Damadın da yiğit delikanlısı üstün tutulurmuş. Yiğit dediğin cirit oynarken yenilmemeli ve güreşte sırtı yere gelmemeliymiş. Bu gelenekler belki de her yörede bilinen törelerdendir; fakat bazı yörelerin kendine özgü az bilinen ve damadı ağır imtihanlardan geçiren töreleri de varmış. Bu hikâyede yine bir yiğidin oyuna getirilerek imtihanı sonucunda öldürülmesi

Yaralı Gelin

Koyun seni gide gide götürdüm Götürdüm de yatağında yatardum Götürdüm de yatağında yaturdum Anam sağdı ben yanında oturdum Anamın sütünü eve götürdüm Anamın sütünü eve götürdüm Koyun sen gavahda guzlamadın mı? Sağ yanın sol yanın gözlemedim mi? Aj gurt geliy deyi gizlenmedin mi? Hey meleme koyun vazgeç kuzundan Hey ağlama gelin vazgeç yavrundan

Alansa’nın Kızları

Alansa bayır bucak da Alansa yıhılacak Alansa’nın gızları Çift çift gocıya varacah Yandı yandurdu beni Zalım köpeğin gızı, zalım köpeğin gızı Öyledir yar öyledir Aşgın beni söyletir Almış yarı dizine Hem öğretir hem söyletir Yandı yandurdu beni Zalım köpeğin gızı, zalım köpeğin gızı