İsimsiz Türkü – 1

Kelkit’in düzlerinden akar yeller yavaşça Yârim gurbet yollarında ağlar içten bir başka Dağlar duman bürümüş, yollar uzar gözümde Hasretime dayanmaz sevda yüklü gönlümde Çayır çimen kurumuş, bahar gelmez bu yere Yarim gel de bitsin bu dert elveda deme yine Aşkın ateşi sardı eritir taş misali Ömrüm sana adamış gönlümdeki sevdayı

Atımı Bağladım Ben Bir Kotona

Atımı bağladım ben bir kotona Canım kurban olsun kotan tutana Atımı bağladım ben bir masaya Canım kurban olsun boyu kısaya Atımı bağladım ben bir eşeğe Canım kurban olsun huri meleğe.

Kelkit’in Altı Bağlar

Yar yar Kelkit’in altı bağlar Kar yağası seki bağlar Muratlı murat almış Muratsız her gün ağlar Di gel zalım anam Hayınsın yar Kelkit’liyim kentliyim Söylemeyin dertliyim Yaranı merhem istemez Çok ezelden dertliyim Di gel zalım aman Hayınsın yar Oğul der bahtı geçti Bilmedim vahtı geçti Dünya bir bahtı geçti Di gel zalım aman Hayınsın yar.

Hay Beni Vay Seni

Bir varmış bir yoğmuş, evvel zaman içinde halbur saman içinde bir kadın yaşarmış. Bu kadının kocası ölmüş. Bu kadın bir gün suya giderken bir tane karga yoluna çıkmış “hay beni vay seni” demiş. Kadın her suya gittiğinde karga karşısına çıkıp “hay beni vay seni” diyormuş. Kadın kendi kendine düşünmeye başlamış, “ Allah Allah bu karga

Hevze ile Fevziye

Evvel halbur içinde halbur zaman içinde, Hevze ile Fevziye adında iki bacı varmış. İki bacı da aynı anda hamile kaliyir. Bacılardan önce Fevziye doğurmuş. Sonra huri kızları gelmiş: – Yeridikçe yeriye, çayır çimen ola. Güldükçe güllerin aça, banyo çimdikçe suların altın olsun, demiş. Aradan bir zaman geçmiş Hevze doğurmuş. Huriler, Hevze’nin kızına da: – Alnında,

Mani Derlemesi – 2

Meni meni hu meni Çuhurda goydun beni Yiğitligin bu muydu? Gurda yedürdün beni – Fırın üstünde kürek Ah yine yandı bu yürek Her dertlere dayandı Buna dayanmaz yürek – Deniz üstü haneyim Yel vurur pervaneyim Yarimden ayrılalı Delüyüm divaneyim – Al kalemi kalemi Yaz başıma geleni On beş yaşından sonra Oldum Âşuh Keremi – İn

Ağlatma Güzel

Odasına vardım gayfe büşürür Gınalı barmahlar fincan düşürür Seni gören yiğit ahlın şaşurur Ağlatma güzel yaz var yayla var Üstümüzde dönen yüce Allah var Karşıki derede yayılan gazlar Var mı benim gibi emeği sazlar Sizde duydunuz mu aylar yıldızlar Ben bir kotan gibi yardan ayrıldım Garşıki derede yayılan taylar Galdurur başını sılayı gözler Galdurur başını

Ayşecik

Evvel zaman içinde Ayşecik adında bir güzel kız varmış. Ayşecik’in ne annesi ne de babası varmış, yalnızca bir üvey anası, bir de Fatma adında üvey bacısı varmış. Üvey anası devamlı Ayşecik’i çalıştırırmış. Her gün önüne bir inek katarmış, bir de eline yün ve iğ (yünden iplik yapmaya yarayan alet) verir: “ Al, bu ineği otlat,

Deyişli Mani – 1

* Sini galaylı sini Sil sininin pasını Evlenmek bi keredür Seç de al eyisini Bostan pezük degül mü? Dalun ezük degül mü? Ben sevemem eller ala Bene yazuh degül mü? – ** Bostan pezük degül mü? Dalın ezük degül mü? Yâr üstüne yâr sevmiş Bana yazuh degül mü? – * Bostanlarda pırasa Dalarına gar yağsa

Mani Derlemesi – 1

Başına bağlamış çiti gırmızı Gaşı gara gözü sabah yıldızı Seni saran neyler gece gündüzü Yohsulluh elinden getti köpegin gızı – Su degülüm akam akam durulam Yer degülüm garış garış yarılam Bu dünyada sevdügüne sarılan O dünyada sorgu sual yoğumuş – (Trabzon) içinde bir güzel gezer Fino fes üstüne perçemin düzer O benim sevdügüm, olmasın nazar