Elif’in Türküsü

İl:

Gümüşhane - Kelkit

Derleyen:

Sudenaz Uçan

Düzenleyen:

Sudenaz Uçan

Kaynak Kişi:

Yıl*** Ça***, 1976

Elif, adında bir kız varmış. İsmi gibi zarafetin simgesiymiş Elif. O yürüdüğü zaman “serv-i revan geliyor.” derlermiş. Güzelliği her yerde söylenen bir ay parçasıymış. Güzelin taliplisi çok olur ya işte Elif’i görüp de ona âşık olmayan yokmuş neredeyse. Talipliler birbirleriyle yarışırmış. Fakat onun öyle bir kaderi varmış ki… Kendini bekleyen kaderinden habersiz Yusuf adında bir yiğide kaptırmış gönlünü. Uzaktan uzağa bakışırmış Yusuf’la. Köy yerinde açıktan sevmek zor olduğundan herkes evlilik sırasının gelmesini beklermiş. Büyüğün önüne geçmek büyük ayıp sayılırmış. Yusuf da ağabeyinin bir an önce evlenmesini dört gözle beklermiş ki Elif’ine kavuşsun.

Yusuf’un ağabeyi Elif’ i istermiş meğer ve kimsenin bundan haberi yokmuş. O da Elif için yanıp tutuşanlardan biriymiş. Dünyanın belki de en kötü şeyi olmuş ve Yusuf’un ağabeyi ailesini Elif’ i istemeye gönderecekmiş. Yusuf, bunu duyunca beyninden vurulmuşa dönmüş; fakat ne yapacağını şaşırmış. O bilirmiş ki ağabeyi varken kendisinin böyle bir talep de bulunması imkânsızmış. Yemeden içmeden kesilmiş, artık tanınmaz bir hale gelmiş. Yusuf’un neden bu hale geldiğini herkes merak ederken onun için üzüntüden geceleri uyuyamayan annesi ne yapmış etmiş Yusuf’tan derdinin sebebini öğrenmiş.

Anne bu, o da arada kalmış, durumu hemen kocasına iletmiş. Fakat bunu duyan kocası küplere binmiş :

-Büyük dururken küçük de ne oluyor, âşık olmak da neymiş. Duyan herkes bizi kınar, insan içine çıkamayız. Önce ağabeyi sonra o evlenecek, demiş.

Tabii ki Yusuf’un ağabeyi de olanları öğrenmiş fakat Elif’ten geçememiş. O da sıranın kendisinde olduğunu söyleyerek bir an önce bu işin bitmesini istemiş.

Elif, içine düştüğü bu kötü duruma çok üzülüyormuş; ama o da biliyormuş ki babası asla ve asla onu saklamaz ve sevdiğine vermez. Töre ağırmış, babasına sevdiği olduğunu söyleyemezmiş, hatta bu durumu izah bile edemezmiş. O da kendini Yusuf gibi salıvermiş, artık kaderine razı, ağlaya ağlaya gelin gidecekmiş.

Kız istenmiş ve erkenden düğün hazırlıklarına başlanmış. Derken düğün günü gelip çatmış fakat değişen bir şey olmamış. Yusuf kendi kendini yiyor, sevdiğine nasıl “yenge” diyeceğini, onun yüzüne nasıl bakacağını düşünüyormuş. Hem de olanlardan bir de Elif’i sorumlu tutmaya başlamış. Ona göre Elif, onu sevseymiş başkasına yar olmazmış. Demek ki kendisini sevmiyormuş gibi fikirlere kapılmış. İşte bu düşüncelerin verdiği bunalımla Elif’i öldürmeye karar vermiş. Bir tabanca satın almış.

Telli duvaklı gelin olan Elif, içinden kahrola kahrola kocasının evine gelin inmiş. O da Yusuf’un yüzüne nasıl bakacağını düşünüyormuş. Yusuf, Elif’i gelinlikler içinde görünce bir anda kendini kaybetmiş ve hemen silahını ateşlemiş. Bir anda Elif yere yığılmış ve ölmeden önce son bir kez Yusuf’una bakmış. Yusuf, Elif’ten sonra bu sefer de silahını kendi başına doğrultmuş ve silahını bir daha ateşlemiş.

İşte bu iki âşık orada ilk ve son olarak kavuşmuşlar birbirlerine. Yusuf hem sevdiği kızın hem de kendisinin katili olmuş ama türküleri söylenmiş dilden dile.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir