Kara Camuş

İl:

Gümüşhane - Kelkit

Derleyen:

Aleyna Kezban Özer

Düzenleyen:

Aleyna Kezban Özer

Kaynak Kişi:

Fa*** Ça***, 1954

Evvelden gelinleri at ile gelin götürürlermiş. Damadın da yiğit delikanlısı üstün tutulurmuş. Yiğit dediğin cirit oynarken yenilmemeli ve güreşte sırtı yere gelmemeliymiş. Bu gelenekler belki de her yörede bilinen törelerdendir; fakat bazı yörelerin kendine özgü az bilinen ve damadı ağır imtihanlardan geçiren töreleri de varmış. Bu hikâyede yine bir yiğidin oyuna getirilerek imtihanı sonucunda öldürülmesi anlatılmaktadır.

Kelkit’in Çamur köyünde yaşayan yiğit bir delikanlı vardır, bileği bükülmeyen ve sırtı yere gelmeyen bir pehlivandır ve köyün sürüsünü güden bir çobandır o. Fakat her aşk hikâyesinde olduğu gibi onun bir de rakibi vardır. Bunlar aynı kıza âşıktırlar; ama kızın gönlü çobandan yanadır. Fakat diğer oğlan zengin, hali vakti yerinde bir ailelerin çocuğudur. Kızın babası kızını bu zengin aileye vermek istemektedir. Olanları bilen kız gönlünün çobandan yana olduğunu annesine söyler ve ondan başkasıyla evlenemeyeceğini annesine bildirir. Mecbur kalan baba kızını vermek zorundadır fakat çobana bir oyun oynayarak ondan kurtulmak istemektedir.

Çoban, ailesini gönderir, kız istenir ve düğün hazırlıkları başlar. Tabii ki rakip bunu hazmedemez ve  bu evliliği bozmaya çalışır. Zaten kızın babası da bunu istemektedir. Diğer taraftan düşmanlığını açık açık dile getirememektedir; çünkü damat onu her zaman yenen bileği bükülmez mert bir delikanlıdır. En son çare olarak bir şekilde damadı öldürmek gelir akıllarına. Ne yapacağını düşünürken kızın babası ona gelin alayı önüne köyün camuşlarını (Yöremizde erkek mandaya “camuş” denir.) çıkarmasını söyler. Bu şekilde damat ortadan kaldırılacaktır. Planları, birbirine zıt olan camuşları dövüştürmek ve damattan onları ayırmalarını istemektir.

Düğün günü gelir çatar ve gelin evinden alınıp allı duvaklı olarak atına bindirilir. Davullar zurnalar bir ayrı çalınır bugün ve insanlar daha farklı mutludurlar. Türküler her zamankinden daha içten söylenir. Çünkü yörenin en yiğit delikanlısı sevdiğine kavuşmuştur.

Gelin alayı neşe içinde ilerlerken diğer oğlan camuşları gelin alayı önüne çeker. Camuşlar bilerek dövüştürülür. Damadın bir çoban olduğunu vurgulayarak onları ayırıp yiğitliğini ispatlamasını ister. Damat hemen müdahale etmek ister; fakat gelin bunun bir oyun olduğunu bildiğinden buna razı olmaz. Damada bu işten vazgeçmesini söyler; fakat ortada yiğitlik gururu vardır. Kızın babası damadından camuşları ayırmasını ister; aksi takdirde bundan kaçan bir kişiye kızlarını veremeyeceklerini söyler. Damat artık başka yolun kalmadığını bilerek camuşların önüne atar kendini fakat her zaman güttüğü camuşlar çobanı tanımaz; çünkü damat kıyafeti giymiştir ve her zamankinden farklıdır. Dakikalarca uğraş verir çoban; fakat camuşları dövüşten kaçıramaz. Onun yaptığı her hamle mandaları daha da kızdırır ve bu arada mandalar çobana da saldırır. Sonunda delikanlı bitkin düşer. Her tarafı kanlar içinde kalır. Mandaların öldürücü darbeleri sonucunda hayatını kaybeder.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir